Öncelikle… Burada parfümden konuşma isteği duyan tek kişi ben olamam, değil mi? Başlamadan önce, bu konuda yalnız olmadığımı bilmeye ihtiyacım var. Bir “merhaba”nızı alırım, hoşgeldiniz!
Hiç düşünmeden Ani ile başlıyorum çünkü bütün kışı resmen onunla geçirdim.
Açıkçası uzun süredir çok merak ediyordum. Her şeyden önce Nishane, küresel bir marka olmayı başarmış İstanbul merkezli bir Türk markası. Youtube’da parfümle ilgili içerik üretip de Ani’yi sevmeyen kimseye rastlamadım. Üstelik Fragrantica’nın yıllık oylamalarına baktığınızda, 2019’da çıkan Ani’nin “Tüm Zamanların En İyi Niş Parfümü” kategorisinde her yıl ilk 5’e girdiğini görebilirsiniz. Nihayet 2024’te ben de sadece oy vermekle kalmadım, şişesini ara ara koklayabilmek için çalışma masamda tutmaya başladım.
Kokunun kendisine geçmeden önce, ismiyle ilgili zaman zaman oluşan kafa karışıklığını giderelim: İsmi “Anı” değil, “Ani”. Nishane bir Türk markası olsa da, Ani’nin parfümörü dünyaca ünlü Ermeni asıllı Cécile Zarokian. Parfümün ismi ise, Türkiye-Ermenistan sınırında yer alan ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan Ani Harabeleri’nden geliyor. Böyle bir iş birliğine bu ismin verilmesi, bana göre oldukça anlamlı geldi.
İlk İzlenim: Bütün dünyanın ayılıp bayıldığı koku bu muymuş?!
Ani’yi dekant olarak alıp ilk kokladığımda, ufak bir şok geçirdiğimi itiraf etmeliyim. Daha kağıda sıkmadan, kapaktan gelen koku keskin bir zencefil ve biber karışımıydı. Kas ağrıları için sürülen kesikin kokulu merhemlere benzettim.
İlk olarak kağıt üzerinde denedim. Çok iyi hatırlıyorum, “İnanamıyorum! Bütün dünyanın ayılıp bayıldığı koku bu muymuş?!” diye düşündüm. Ne zaman biri Ani’den bahsetse, onu en güzel vanilya parfümlerinden biri olarak anlatıyordu. Oysa ben o kağıttan yalnızca keskin bir zencefil ve biber kokusu alabildim. O gece elimde o kağıtla oturup ara ara şaşkınlıkla kokladığımı itiraf etmeliyim.
Kağıt ve Ten Arasındaki Büyük Fark
“Kağıtta 4, teninde 8.”
Yukarıdaki alıntıyı sevgili Elif İrem Ergin’in bir Reels videosundan yapıyorum (@mutluluklabirilgisiolmalı). Eşi parfümlerini yorumlarken, bu cümleyi Ani için söylemişti. Duyduğum anda ne demek istediğini çok iyi anladım. Ani, bir parfümün mutlaka tende denenmesi gerektiğini kafama kazıyan iki parfümden biri oldu. (Diğeri tam tersi etki yaratmıştı; elbette onu da anlatacağım.)

Tenime sıktığımda Ani, bir çiçek gibi katman katman açıldı. Yukarıda sayılan tüm notaları tek tek aldığımı söyleyemem; birincisi öyle bir burnum yok, ikincisi de iyi harmanlanmış bir parfümde notaları bireysel olarak değil, birlikte oluşturdukları karakterle algılarız. Ani, neredeyse bağımlılık yapacak bir açılışla başlıyor. En çok zencefil ve biberi alıyorum. Yeşil notalar da eklendiğinde canlı, sulu, ferah bir giriş yapıyor. Kağıt üzerinde bergamot daha baskın ve gittikçe keskinleşip acılaşmıştı. Ama tende bergamot, zencefil ve biberin ardından gelerek kokuyu kalp notalarına zarifçe bağlıyor.
Ne yalan söyleyeyim, ben tam da burada takibi kaybediyorum. Gülü de kakuleyi de doğrudan alamıyorum. Ancak kağıtta hiç hissedemediğim o tatlılık, açılışın hemen ardından tende belirginleşmeye başlıyor. Kalp notadaki frenk üzümü, meyvemsi ve hafif nanemsi ferahlığıyla bu geçişi yumuşatıyor.
Yarım saat sonra, kağıtta hiç bir zaman ulaşamadığım notalar da algılanmaya başlıyorum. Burada en çok aldıklarım vanilya, benzoin ve sandal. Yukarıdaki zencefilden ve bergamottan gelen narenciyeli hava hafiflemekle beraber dip notalara kadar eşlik ediyor.
Dip nota benim için çok önemli. Aradan saatler geçtikten sonra ya da kıyafetimde kalan kokuyu bir kaç gün sonra kokladığımda o parfümü sıktığıma pişman olmamam lazım. Ani bu konuda çok başarılı. Tatlımsı vanilya ve sandal ağacını alıyorsunuz ama ben daha önce de belirttiğim gibi açılışın hastasıyım!
İşte bu yüzden bittikçe dekant olarak aldığım, pek de bütçe dostu olmayan bu şahaserin şişesini bütün kış çalışma masamda tuttum. Arada arkama yaslandığımda kapağını açıp atomizeri burnuma dayadım. Gerçi bunu yaptığınızda açılıştan çok kalp notalara yaklaşıyorsunuz ama olsun. Bu yöntemin saat başı parfüm tazelemekten daha mantıklı ve ekonomik olduğu kesin.
Uniseks ve Kesinlikle Soğuk Havalara Daha Uygun

Bütün yazı boyunca Ani’nin çoğunlukla uniseks bir nitelik taşıdığından bahsetmemişim. Gerçekten de tam bir uniseks koku. Eşim de çok beğendi ama ben kendisine başka seçenekler sunarak Ani’yi tamamen kendi kullanımıma ayırdım. Kendisine bu fedakarlığından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum:)
Ayrıca baharatlı, vanilyalı ve sıcak bir nitelik taşıyan Ani’yi sonbahar ve kış aylarında kullanmanızı tavsiye ederim. Yazın tatlı ve baharatlı özelliği sizin ve etrafınız için rahatsız edici bir nitelik taşıyabilir.
Kalp Notası’nın yolculuğu Ani ile misler gibi başlamış oldu. Elbette kendi kendime yazmak için burada değilim! Lütfen siz de görüşlerinizi ve deneyimlerinizi bana yazın.

